Maneviyatla dolu bir aydayız.
Ramazan, insana düşük hazlardan uzak durabilme şansı veren, hem ruhun hem de bedenin arınmasına vesile olan mübarek bir zaman dilimi.
Birçok kadim inanışta olduğu gibi, oruç tutmak bizim inancımızda da var ve iyi ki de var. Günümüzde bilim, orucun sadece manevi değil, fiziksel açıdan da sayısız faydasını kanıtlamış durumda. Oruç, vücudun kendini yenilemesine yardımcı olur; hastalıklı ve işlevsiz hücrelerden arındırır, sağlığa zarar veren yağ birikimini azaltır ve karaciğer yağlanmasını tersine çevirir.
Bunun yanı sıra, oruç tutmanın ruhsal ve psikolojik iyileşmeye katkı sağladığını, birçok rahatsızlığa şifa olduğunu da biliyoruz.
Aslında, son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar gösteriyor ki, bizi hasta eden şey açlık değil, sürekli tok olmak. Az yemek değil, fazla yemek. Günde bir veya iki öğün yemek değil, üç, dört hatta daha fazla öğün yemek tüketmek.
Örneğin, Tanzimat Dönemi'nde Osmanlı’da Avrupa tarzı hukuk kurallarının yanı sıra, Fransa örnek alınarak daha önce var olmayan bir “öğle yemeği kültürü” başta İstanbul olmak üzere tüm ülkeye yayılmıştı. Hatta dönemin bazı gazetelerinde, gündüz yemek yemenin ayıp, günah ve görgüsüzlük olduğuna dair ciddi yazılar yayımlandığını da görüyoruz.
Bunun yanında, “Günün en önemli öğünü kahvaltıdır.” söyleminin aslında 1950’lerde ABD’li Kellogg’s firmasının reklam kampanyasından doğduğunu öğrendiğimde oldukça şaşırmıştım. Demek ki bize bazı şeyler yanlış öğretildi ya da yanlış inandırıldık!
Çok tüketmek, çok yemek, çok harcamak, çok çalışmak… Bunların her zaman mutluluk getirdiği söylendi. Ama gerçekte, insanlık ve insana dair birçok değer, “çoğun” içinde kayboldu.
Bazen durmak, az tüketmek, az yemek, az harcamak gerekli… Kendi özümüze dönmek, daha az ile fıtratımıza daha yakın olmak; bizim için, insana dair birçok değer için en güzel ve doğru yol olduğunu fark etmemiz gerekli..
Ramazan gibi bir ayımız, oruç gibi bir ibadetimiz olduğu için şükran doluyum.
Ruhun ve bedenin arındığı nice hayırlı Ramazan aylarına erişmek dileğiyle…
Varlığınız daim olsun.
Nihat GİDER
0 Yorumlar